Yeni başkan 3 Temmuz’u silerse uzun ömürlü olmaz

Serdar Ali Çelikler yazdı…

Serdar Ali Çelikler yazdı...

Fenerbahçe’de seçim gözüküyor. Aziz Yıldırım 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ‘tedbir’ kararıyla artık dernekteki görevini üstlenemiyor. Bu karara itiraz edildi. Sanırım bir hafta-10 gün içerisinde tedbir kararı ya kalkar ya onanır. UEFA Tahkim kararları esnasında veya kısa bir süre sonrasında kişi cezaları da onanırsa A.Ş.’deki görevi de bitecek. Tedbir onanır, UEFA da ceza verirse (ki gidişat bu yönde) o zaman seçim kararı alınacak.

Başkan, ihraçları kaldıracağını açıkladı; hemen ardından Sadettin Saran’ın adaylık sinyali geldi. (Kendisini açıkyürekliliğinden ve cesaretinden ötürü kutlarım.) Önceki gün Faik Çetiner’in köşesinde Hamdi Akın’ın “Yöneticiliğe evet, başkanlığa hayır” görüşünü okuduk. Aydınlar’ın aday olup olmayacağını bilmiyorum. Şu aşamada renk vermeyecektir. Öte yandan Yüksel Çağlar’a ciddi bir baskı yapıldığı kulağımıza çalınıyor. Hatta Yıldırım’ın en yakınındaki bir kaç ismin de Çağlar ile randevulaştığı biliniyor. Nihat Özdemir ise her daim bu görev için aday isimlerden. Ferit Şahenk’in başkan adaylığı başka bahara kaldı. Taraftarın sevgilisi, aday olduğunda açık ara favori konumunda görülecek olan Ali Koç ise “Aday değilim” dese de şartlar onu ‘erken dönem görevi’ne sürükleyebilir.

Sonuçta cezaların onanması halinde kesinleşecek seçim sürecine camianın daha şimdiden girdiği belli. Bana göre seçim kararı alındığında aday olmayan isimlerin sonraki dönemlerde bu zamanki kadar kredisi olmayacaktır. Ama benim bugünkü konum başka.

3 Temmuz süreci, “F.Bahçe’nin 28 Şubat’ı”dır. Camia üzerinde yarattığı travma ancak adil bir hesaplaşma ile sağlanır. “Aziz Yıldırım yanlış” demek doğru fakat eksikdir. Yıldırım ‘yanlış’tır da her şey ve herkes doğru mudur? Tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi F.Bahçe’de de iktidarın hataları vardır. O iktidardan kopanlar sadece 5 yıl sonra 10 yılı aşkın süre iktidarda oturacak olanlardır. F.Bahçe’nin geleceği de ancak ve sadece budur.

Aziz Yıldırım-İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu üçlüsünün Yargıtay’ın kararı onaması halinde önce Anayasa Mahkemesi’ne sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceği kesindir. İşte orada Yıldırım’ın iddia ettiği “delil toplama usulsüzlüğü”; “adil olmayan yargılama” gibi hususlar netleşecektir. Hatta Ekşioğlu ve Mosturoğlu, TFF Tahkim cezaları ile AİHM’e başvurdu ve başvuruları onaylandı. AİHM, yöneticileri haklı bulursa TFF Tahkim kararları da sorgulanır hale gelecektir. Bugüne kadar Balyoz- Ergenekon gibi davaların sanıklarının başvurularını kabul etmeyen (sadece uzun tutukluluk ile ilgili başvuru kabul edildi) AİHM’in bu kabulü mühimdir.

Gelelim UEFA kararlarına. Ben CAS dahil değişen bir durum olacağını sanmıyorum. Ancak bu durumda ceza alan üçlü, İsviçre Federal Mahkemesi’ne gidip İspanyol raportörün skandal hatalarını, disiplin kurulunun savunma hakkını kısıtlamasını gündeme getirecekler. Yani Yıldırım-Mosturoğlu-Ekşioğlu üçlüsünün hukuki girişimleri 3-4 yıl daha sürecektir. Büyük ihtimalle bir çoğundan da yargılama esasları ve usulleri yönünden haklı bulunacaklar.

İşte Yıldırım dışında yeni bir F.Bahçe Başkanı olursa, o kişi bu iki noktaya çok dikkat etmelidir. F.Bahçe’nin 3 Temmuz’da uğradığı gadr ve Yıldırım’ın uzun mücadeleden belli kazanımlarla dönme ihtimali. Bu büyük ve potansiyeli en yüksek camianın ilk ihtiyaç duyacağı şey huzur ve birleşmedir. F.Bahçe’yi Aziz Yıldırım kurdu sanan iflah olmaz bir kısım ‘mürit’ hariç herkesi kapsayacak bir başkanlık sergilenmelidir. Ardından yeni atılım ve Türkiye’nin en büyük sivil toplum dinamiğini yeniden harekete geçirmek sırasıdır. 3 Temmuz sürecinin kurumsal kişilik üzerinden hukuk-lobi mücadelesi hiç bırakılmamalıdır.

Ben başkan olsam genel kurul kürsüsünden 3 Temmuz’u bitirmek için geldiğimi söylemezdim. Tam tersine hesaplaşma 3 Temmuz’unu başlatmaya geldiğimi; UEFA ve Türkiye futbol ve adalet sistemi ile ilgili girişimler yapmak için hukuk kurulu kuracağımı ilan ederdim. Günün birinde tüm suçlamalarından aklanırsa Aziz Yıldırım’ın da tekrar katılabileceği bir seçim sözü de verirdim.

Camia önce huzur istiyor; evet. Sonra sürdürülebilir başarı istiyor; evet. Ama 3 Temmuz’da kurumsal kişilik üzerindeki zulmü de asla unutmayacaktır. “3 Temmuz’u bırakalım yeni bir sayfa açalım” lafı bu ortamda en yanlış laf olacaktır.

ACİL ALMAN HOCA YETİŞTİRİCİSİ LAZIM
U-20’yi izliyorum. Pozisyon bilgisi en zayıf; oyun kültürü en az; bireysel taktik bilinci Allah vergisi yeteneğinden öteye geçememiş bir kuşağımız var. Almanya’da yetişen oyuncular ile Türkiye’de yetişenler arasında dahi fark var. Mağlup duruma düşünce yaldır yaldır “İleride oynayın, şişirin” diyen hocalarımız var bolca. Kusura bakmasınlar Türk hocaların yüzde 90’ı bu işi bilmiyor. Oyuncu yetiştirmek için önce yetiştirici yetiştirmeliyiz. Acilen Almanya’dan 3-4 tane eğitmen hoca transfer edilip tüm birinci ve ikinci lig takımlarının altyapı hocalarına 1 yıllık ders vermeleri sağlanmalı. Yoksa Yeni Zelanda’nın da gerisine düşen Türkiye yakında Burundi’ye de geçilir.

OBRADOVİÇ VİZYONU KEŞKE FUTBOLDA OLABİLSEYDİ
Aydın Örs-Tanjeviç-Spahija-Pianigiani ve Obradoviç… Aziz Yıldırım’ın başkanlık döneminde çalıştığı çok çok önemli 5 isim… Başarılı olanı var, çok başarılı olanı var, hayal kırıklığı da var. Ama vizyon gözüküyor. Diyorum ki keşke Yıldırım 15 yıllık başkanlığı döneminde bir Obradoviç klası da futbol takımına getirebilseydi…

Başa dön tuşu