"Galatasaray ucuz kurtuldu"

"Galatasaray ucuz kurtuldu"
HTSPOR yazarları, Arsenal-Galatasaray maçını yorumladı

PRANDELLİ
FATİH ALTAYLI

Maçın 9. dakikasında karşılaşmayı birlikte izlediğim Galip Türel’e döndüm, “Arsenal’in 3-0 galibiyeti senin, daha farklı skor benim olsun. İddiaya var mısın?” dedim. Akıllı adam, kabul etmedi.

Maçın başlangıcında Galatasaray’ın bu maçı kaybedeceği, hem de farklı bir skorla kaybedeceği belliydi. Bunu anlayan sadece ben değildim. Soyunma odasında kadro ve diziliş teknik direktör tarafından açıklandığı anda futbolcular da maçı kaybedeceklerini anlamışlardı.

Galatasaray’ın Prandelli’si çok iyi insan olabilir ama çok kötü bir teknik direktör. Sivasspor maçında denediği saçma sapan dizilişi bu maçta da tekrarlayınca sonuç baştan belliydi.

Siz bakmayın bazılarının “Galatasaray 3-5-2 oynadı” dediğine… Galatasaray 5-3-2 oynuyordu aslında… Galatasaray gibi Şampiyonlar Ligi abonesi bir takım böyle bir karşılaşmaya Melo’yu stoper, Sneijder’ı ön libero olarak başlatınca, topun orta sahadan öteye taşınması ancak mucizelerle mümkün olabilirdi. Zaten ilk yarı boyunca pek olamadı da…

Galatasaray teknik direktörü oyunu nasıl kurmayı düşündü, bilmem mümkün değil… Ama Selçuk takımda yokken, Melo ve Sneijder da ceza alanı önünde top çıkarırken, Galatasaray nasıl atak yapabilirdi ki… Bu sayede Arsenal kendini fazla yormaya gerek dahi duymadan bir anda 3-0 öne geçti. Eğer isteselerdi, ilk yarı daha farklı bir skorla bile sona erebilirdi. Prandelli hatasını kendi mi gördü, yoksa soyunma odasında birisi mi uyardı bilmiyorum ama ikinci yarıya bu aptalca taktik anlayıştan vazgeçerek başladı. Galatasaray 4-4-2’ye dönüp, Melo ve Sneijder orta sahada doğru bir kombinasyonla ileriye top aktarmaya başlayınca, oyunun seyri değişmeye başladı. Maça denge geldi ve Galatasaray etkisini artırdı. Ancak Burak’ın etkisiz oyunu ve Pandev’in yetersiz futbolculuğu, Galatasaray’ı gole gitmekten uzak tutuyordu. Şanslı bir anda rakip 10 kişi kalınca, oyuna iyiden iyiye denge geldi. Ve Galatasaray, ikinci yarıda rakibine ciddi bir üstünlük kurmayı başardı. Bu üstünlüğün tek nedeni Galatasaray’ın Prandelli’nin saçma taktiğinden uzaklaşıp Galatasaray gibi oynamaya başlamasıydı. Zaten sonuca baktığınızda ikinci yarı 1-1 berabere bitti. Bu da gösteriyor ki oyuna düzgün bir başlangıç yapılsaydı, maçın sonucu da büyük olasılıkla beraberlik olabilirdi.

Oyunculara gelince… Sneijder bir kez daha muhteşem oynadı. Dzemaili iyilerden biriydi. Semih Kaya ilk yarıda Prandelli’nin taktiğinin kurbanı olurken, ikinci yarıda kendini buldu. Galatasaray’ın bu yılki en iyi transferi (!) Chedjou, ters bir kafa vuruşu dışında kötü sayılmazdı. Telles ise maç eksiğine rağmen umut verici bir performans içindeydi. Melo, Galatasaray adına ve kendi adına çok riskli bir futbol ortaya koymasına rağmen biz onu seviyoruz. Burak Yılmaz, futbol adına utanç verici bir kişilik olmaya doğru ilerliyor. Hadi Türkiye’de hakemler kendisine karşı önyargılı ve ona yapılan faulleri görmezden geliyorlar diyelim. Peki İtalyan hakem de mi aynı önyargıya sahipti? Üflesen düşen bir forvete, bir büyük takım nasıl gol umutlarını bağlayabilir? Arsenal forvetlerine bakıp bir futbolcunun düşmek için değil, ayakta kalmak için çaba göstermesi gerektiğini öğrenirse futbolcu olacak. Öğrenemezse rezil… Bu maçta beni en çok sevindiren, Hamit Altıntop’un oyuna girdikten sonraki başarılı tarzıydı. Bruma ise kendisine niye 12 milyon Euro para ödendiğini birilerine açıklamak zorunda. Bunu sahada açıklayabildiğine şahit olmadık.

Gelelim Veysel meselesine… Galatasaray’da bu Veysel nasıl oynayabilir? Prandelli bunu kendisine nasıl anlatıyorsa, bize de anlatsın! Her iki kanatta oynayabilen Tarık dururken, niçin Veysel? Savunma desen yok, hücum desen hiç yok. Yardımlaşma desen söz konusu değil. Pas verme becerisi zaten yok. Peki bu Veysel, bu takımda niye var? Ben bilmiyorum, Prandelli benim bilmediğim bir şey biliyor herhalde!

Bu maçtan sonra Şampiyonlar Ligi’ne umutla bakmak mümkün mü? Vallahi ikinci yarıdaki oyun Galatasaray’ın hala bir şansı olduğunu gösteriyor. Sahasında bundan sonra kazanacağı iki maç ve bir deplasman beraberliği Galatasaray’ı bir üst tura taşıyabilir. En azından Avrupa Ligi’nde devam edebilmek için sahasında kazanması gerek. Birisi Prandelli’ye teknik direktörlük yaparsa, bu olmayacak iş değil.

GALATASARAY UCUZ KURTULDU
ÖNDER ÖZEN

– Kötü G.Saray izledik. Neden?

Kötü bir G.Saray izlemedik. Yanlış bir G.Saray izledik. Rakibin analizi, başlangıç stratejisi, takım formasyonu, taktik, ilk 11 seçimi tüm bu unsurlar arasında hiç doğru yoktu.

– Gerçekten hiç mi doğru yoktu?

Muslera’nın doğru yerde oynadığını söyleyebiliriz! Yekta’nın takımı kaleye götürmeye çalışırken kaptırdığı topu Sneijder’ın rakipten çalmaya çalışmasını anlayabilmek ve anlatabilmek çok da kolay görünmüyor. Sneijder’ı birçok defa rakibi kovalarken, ‘tackle’ yaparken, defansif işler yapmaya çalışırken gördük. Sneijder rakiple didişirken, Yekta da oyun kurmaya çalışıyordu. Göze takılanlar bunlarsa o zaman doğru bir şeyden söz edemeyiz. Prandelli’nin hem kendi G.Saray’ını hem de Arsenal’i doğru analiz ettiğini söyleyemeyiz. Sivas karşısında ilk 10 dakikada 3, maçın tamamında rakibe 8 gol şansı vermiş bir G.Saray varken, Prandelli’nin Arsenal maçına da aynı strateji, taktik, takım formasyonu ve benzer 11’le başladığını gördük. Demek ki İtalyan teknik adam, Sivas karşısında 8 net gol fırsatı veren bu kurgunun, Arsenal karşısında işe yarayacağını düşünmüş. Her teknik direktör, maç öncesinde planladıklarının kusursuz olduğuna inanır. Ben Prandelli’nin maç öncesinde kendi yaptığı planın kusursuz olduğunu kendisini nasıl inandırdığını anlayamıyorum.

– İkinci yarıda ne değişti?

G.Saray; farklı bir stratejiyle, 4’lü savunmayla, Melo ve Sneijder’ı birer adım öne çıkartarak başladı. Ancak bu değişiklikleri konuşmaya bence gerek bile yok. İlk yarıda Prandelli’nin takımını, ikinci yarıda ise G.Saray’ı izlediğimizi söyleyebiliriz. İkinci yarıdaki oyun daha dengeli olsa da her ikisi için de yeterlidir diyemeyiz.

Oyuncu performansları nasıldı?

G.Saray’da formda görünen bir oyuncu yok. Muslera’nın yediği gollerde pozisyonlar belki kaleci için zordu ancak hiç birine dokunamamış olması onun da performansının yeterli olmadığını gösteriyor. Takım genel performansı için ise rahatlıkla düşük diyebiliriz ancak bu anlayışla oynanmaya devam edildiğinde oyuncuların performanslarının daha da düşeceğini öngörebiliriz.

Fakat Sneijder’a parantez açmak gerekir. Ait olmadığı bir mevkide olmasına rağmen bunu denemesi ve gayretli oynaması göze çarptı. Aslında Prandelli’nin bu taktik anlayışı ile ortaya iyi bir performansın çıkmasını beklemek çok zor. Fizik olarak hazır olabilirsiniz, teknik olarak üst düzey oyuncularınız olabilir ama taktik anlayışınız takımın genel performansını etkiler. G.Saray’da performans düşüklüğünün en büyük nedeni Prandelli’nin anlayışıydı.

BU SONUÇ ŞANSTIR

Aslında dün gece Emirates’te G.Saray adına o kadar büyük yanlışlar vardı ki anlatmakla bitmez. Ancak tüm bunlara rağmen henüz maçın ilk yarısından unutulmayacak bir hezimetin çıkmaması Galatasaray adına büyük şanstır.

YANLIŞTA ISRAR EDİYOR

Prandelli gibi deneyimli bir teknik direktörün yanlış bir şey hayal etmesinden çok yanlışı ısrarla görmemesi kendi kariyeri açısından büyük hayal kırıklığıdır.

TANRI VE PRANDELLİ
MERİÇ MÜLDÜR

Arsenal’in hazırladığı maç kitapçığında çok dikkat çekici bir bölüm vardı. Kocaman bir başlık koymuşlar: “17.05.2000…” Galatasaray’a kaybettikleri UEFA Finali’ni hatırlatıyorlar. Alt başlığında da diyorlar ki: “Arsenal tarihinde yeryüzünde bilmeniz gereken en önemli tarih.”

14 yıl geçmiş ama belli ki onlara çok koymuş. Bir de yakın zamanda Beşiktaş maçı yaşamışlar ki; elemişler ama ecel terleri dökerek. Yani Galatasaray’ı hafife de almıyorlar. Hatta Arsene Wenger’in takımı, Beşiktaş maçına oranla daha temkinli bir diziliş ile sahada.

Gel gör ki sahada Galatasaray diye bir takım yok. İngilizler oynuyor; Galatasaray sahada, Prandelli kenarda seyrediyor. Sivas’tan 6 gol yemekten şans eseri kurtulmuş, yine de inadı inat! Emirates’te Arsenal karşısına 3’lü defans ile çıkacak deli cesaretine de sahip. Rakibin hızlı futbolu, hızlı hücumcuları da gözünü hiç mi hiç korkutmamış. Ne oldu? Olanlar oldu! Araya atılan, defans arkasına gönderilen neredeyse her top Galatasaray ağları ile buluştu. Olan bir de tabii ki Melo’ya oldu. Welbeck ve Alexis Sanchez, birebirde Brezilyalı’nın canını okudu.

Prandelli sistemi arıyor da herhalde geceleri yatağa yatınca hayaller kuruyor ve hayallerinin peşinde koşuyor. 2011’de rol aldığı El Pret Nof (Yeni Papaz) filmindeki gibi… Bu filmde papaza günah çıkartıyor ve “Ben tüm vurduklarımızın gol olmasını, tüm koşularımızın doğru olmasını istiyorum. Bunu sağlar mısınız?” diye soruyor. Papaz, “Ben mucizeler gerçekleştiremem. Bunun için Tanrı’ya yalvarmalısın” cevabını veriyor. İnan Kıraç geri dönmesi için Ünal Aysal’a yalvarmayı düşünüyor ya; Prandelli de sistemi oturtmak, koltuğunu da korumak için gerçekten de Tanrı’ya yalvarmalı.

Benim anlamadığım henüz kendi ligine yavaş yavaş ısınan, Beşiktaş’ın elinden zor kurtulan, 4-5 oyuncusu da eksik Arsenal şov yaparken; Galatasaray takımında isyan eden tek bir oyuncu bile olmaması. Kimse çıkıp da demesin ki “Selçuk niye yok”, “Olcan nerede…” Dün Galatasaray’da kim oynarsa oynasın sonuç farklı olmazdı. Çünkü 2000’deki o ruh yoktu sahada. Tribünler, “Asaletin bize yeter” diyordu ki haliyle o da yetmedi.

Yazık… Galatasaray karşısına kim çıkarsa çıksın böyle perişanları oynayacak takım değil. İnsan futbolculara da üzülüyor. İçi geçmiş Pandev oynuyor, Umut yedek! Galatasaraylılar bir de diyorlar ki “Yabancı serbest bırakılsın.” Herhalde 5 Pandev daha getirecekler!

İNGİLİZLER KİBAR ADAMLAR

Gurbetçiler baktılar ki gidişhat kötü, tribünde yine meşaleleri yaktılar. Bizde olsa rakip taraftar ana avrat düz gider. İngilizler ne diye bağırdılar biliyor musunuz: Who are you? (Sen kimsin?) Kibar adamlar vesselam.

E-BİLET İSYANI

63 bin kombine ile oynayan Arsenal’in tribünlerinde dün 59 bin 803 seyirci vardı. Adamlar taraftarları maça gelsin diye özel kampanyalar düzenliyor, biz ise maça gelmeyin kampanyası. Dün Emirates’te bile “E-Bilet varsa taraftar yok” pankartı açılmıştı ki bu işin sonucu nereye varacak kestiremiyorum.

Başa dön tuşu