Galatasaray – Fenerbahçe yazar yorumları

Galatasaray - Fenerbahçe yazar yorumları
HTSPOR Yazarları Galatasaray – Fenerbahçe derbisini yorumladılar

FATİH ALTAYLI: İKİ HOLLANDALI
Söyleyin bana Fatih Terim ne yapsın, Milli takım nasıl başarılı olsun? Dün hep birlikte Türkiye’nin en üst seviyedeki iki kulübünün oynadığı derbiyi izledik. Allah aşkına, takımları bilmeseniz ikinci lig demez miydiniz? Bu kadar kalitesiz, bu kadar beceriden yoksun ve bu kadar taktik anlayıştan uzak bir futbol, bu düzeydeki iki takıma uyuyor mu! En iyi takımların buysa, 4 büyüklerin ikisi buysa, Türk futbolu ölmüş de üstünü kim örtecek diye bekliyor… Üstelik de bu takımlarda bir de süper yabancılar var. Zaten futbol adına bir şeyler varsa o yabancılarda gördük. Sahada futbol diyebileceğimiz şeyi oynayan sadece iki Hollandalı vardı; Sneijder ve Kuyt… Galatasaray kazanmış, Fenerbahçe kazanmış ne fark eder. Türk futbolu baştan kaybetmiş.

Gelelim bu kötü maçın değerlendirmesine… İlk yarının daha iyisi Fenerbahçe’ydi… Pozisyon yaratamasalar da paslaşma konusunda Galatasaray’a ders verdiler. Galatasaray ise birkaç atak yapmadı değil ama hiçbirinde futbol güzelliği yoktu. Zaten bitirecek beceri de…

Aslında maç sahadaki tüm tarafların, beraberlik arzusuna yöneldiği bir mücadelesizlikti. Galatasaray da Fenerbahçe de ve elbette hakem de maçın berabere bitmesini istiyor bir havadaydı… Tribünler de bu havayı sezmiş, oflayıp-poflamaya ve Galatasaraylılar kendi oyuncularını yuhalamaya başlamıştı. Ve Galatasaray adına yapılabilecek en olumlu hareket, Fenerbahçeli Bruno Alves’ten geldi. Sarı- Lacivertli savunmanın en önemli adamı, anlamsız ve kontrolsüz hareketi sonunda hak ettiği bir kırmızı kartla oyun dışı kalınca Fenerbahçe, moral olarak çöktü. Ve bu futboluna da yansıdı.

Aslına bakarsanız Fenerbahçe, bu Galatasaray’ı 10 kişiyle de yenebilirdi. Ama kafaları beraberlikteydi. O yüzden de futbol oynamaktansa zamana oynamayı tercih etmeye başladılar. Ve Galatasaray maçı tek kaleye döndürdü.. Buna rağmen pozisyon üretmek konusunda başarısız kaldılar. Allah tarafından Wesley Sneijder diye bir adam sahneye çıktı. Uzaktan peş peşe 2 füze yolladı, ikisi de hedefi 90’dan vurdu. IŞİD’i bombalayan Amerikan Topgunlar’ı, Sneijder kadar başarılı olsa IŞİD de F.Bahçe gibi neye uğradığını şaşırabilirdi.

Ve sonrasında ne zaman kalmıştı ne de moral Fenerbahçe’de… Teknik direktörlere gelince… İsmail Kartal’ın Fenerbahçe’deki teknik direktörlüğü zaten Fenerbahçeliler’e yapılmış bir şaka gibi. Üzerinde fazla konuşmaya dahi gerek yok. Galatasaray’da Prandelli çeşitli abuk-subuk denemelerden sonra nispeten doğruya yönelmiş görünüyor. Ancak baktığınız zaman Umut’u oyuna almakta gecikmesi ve Bruma’yı 18’e bile almamanın acısını çekmesi Prandelli’nin eksileriydi. Başta da dediğim gibi sahada kayda değer futbolcu sadece iki Hollandalı’ydı…

Bir lafım da Veysel’e… Bu delikanlı G.Saray’da değil ilk 11’de sahaya çıkmak, değil Galatasaray’ın 24 kişilik kadrosunda yer almak, Galatasaray kafilesine taraftar olarak bile katılacak futbol düzeyinde değil. Galatasaray, Sabri’yi aramıyor dersek yalan olur

Cüneyt Çakır’a gelince… Şimdiye kadarki en az hatalı derbisini yönetti. Fakat yardımcılarında ciddi bir formsuzluk göze çarpıyor. Onların bu formsuzluğu Çakır’ı da yakabilir…

Sonuç olarak bana göre Galatasaray, sahadan 2-0 galip ayrıldı. Son saniyede yenen gol taçtan çevrilmiş bir toptu ve G.Saraylı futbolcuların lagarlığının sonucuydu… Ya o dakikada maç 0-0 olsaydı!

 İŞTE GALATASARAY – FENERBAHÇE CAPSLERİ…

SERDAR ALİ ÇELİKLER: LÜKS DEĞİL, İHTİYAÇ
Fenerbahçe, maçın 5. dakikasından itibaren oyuna ağırlığını koydu ve kalan 40 dakika boyunca oyun üstünlüğünü elde tuttu. Emre zorunluluktan çıkmasına rağmen, İsmail Kartal’ın Alper ve Kuyt kenarlı 5’li orta sahası, rakibine üstünlük kurdu. Rahat olan, hakimiyet kuran F.Bahçe bu tabloya rağmen pozisyon üretmekte zorlandı. Ancak devre sonunda net bir pozisyon bulabildi, çünkü Kartal, oyun hakimiyetini skor hakimiyetine çevirecek olan oyuncuları kenarda bırakmıştı.

Kartal da tıpkı Kocaman gibi oyun üstünlüğünü skor üstünlüğüne tercih ediyor. Yine de Emenike biraz topu bilen oyuncu olsa öne geçebilirlerdi. İlk yarıda G.Saray rakip kaleye isabetliyi bırakın isabetsiz bir şut dahi atamadı. Oyunda yoklardı. Bu negatif görüntüye rağmen soyunma odasına 0-0 ile girmeyi başaracak kadar mücadeleciydiler.

2. yarı G.Saray’ın şok atağı ile başladı ve kaleyi bulan ilk şutta Volkan, Wesley’e geçit vermedi.

Misafir ekip hemen dengeyi sağladı, tekrar hakimiyeti ele aldılar ama o esnada Alves tam anlamıyla aptalca bir kartla tüm rüzgarı çevirdi. G.Saray sazı eline aldı ama yine pozisyonlar gelmiyordu. Kartal, Emenike’yi dışarı alıp Hasan Ali ile 0-0’a yatmaya karar verdiği dakikalarda Kadlec zor olanı yapıp topu kale ağzından dışarı attı. Sonra F.Bahçe’nin kapanışı; G.Saray’ın bu savunmayı yan pas ile bir türlü açamayışı ile geçen dakikalar başladı. 85’te Umut’un kafası dışında ceza sahasına top indiremediler

G.Saraylılar adına “Pozisyon dahi bulamıyoruz, belki bir karambol ile ancak” diye düşünme zamanları başladığında Wesley Sneijder “YILDIZ FUTBOLCU NEDİR, NE DEĞİLDİR” başlıklı dersi, özellikle parasını diline dolayan nakıs Türk futbolculara gösterdi. Aldığı paranın da LÜKS DEĞİL, İHTİYAÇ olduğunu gösterdi. O ana dek kaleyi bulan 3. şut; Wes klasiği idi. Zaten ev sahibinin başka türlü gol bulması mümkün değildi. Bitime 6-7 dakika kala gelen gol, eksik F.Bahçe’nin işi bırakmasına neden oldu ve Wes, bir kez daha “Bu sahanın en klas ismi benim” mesajını verme ihtiyacı hissetti. 2. füzesi de fileyi sarstı. Prandelli bu maç için kendisine pek pay çıkarmamalı. Önce ilk yarı için Allah’a; 2. yarı için önce Alves’e sonra da Wesley’e dua etmeli. Sonuçta bu galibiyet G.Saray için bir rüzgar olacaktır. Ama Sarı-Kırmızılılar’ın kadrosunun kalite sorunu olduğu gerçeği ortada. Sneijder’ın serbest oynaması ve Pandev’in takıma dahli şart.

MANTALİTE SORUNU
İlk yarıdaki oyun hakimiyeti dolayısıyla Kartal tebrik edilecek ve fatura Alves’e yüklenecektir. Ama mantalite sorunu var. Kartal belli ki kendine Kocaman Tarzı’nı seçmiş. Topa sahip olmayı; oyun üstünlüğünü, istatistik artıları önemsiyor. Ama sonuç alma noktasına Süper Kupa’da, Trabzon’da, Akhisar’da ve dün Telekom’da yeterli pozisyon bulunamamasının nedeni de bu zihniyet.

YABANCIYI YASAKLAYIN
5+3 yetmez. Şimdi tamamen yabancıyı yasaklayalım da Wes gibiler gelmesin, Olcan’a 4.5 milyon Euro verelim. Aferin bize!!

ÖNDER ÖZEN: CILIZ DERBİ, 4 YILDIZLIK SNEİJDER
Arena’da herkes G.Saray’ın baskısıyla başlayacak bir derbi bekliyordu. Nasıl bir ilk yarı izledik?

Galatasaray takımı iç sahada oynamanın avantajlarını kullanmasını beklediğimiz ilk bölümde tutuk, temposuz ve etkisizdi. Bu bölümde Fenerbahçe’nin hem oyun üstünlüğünü hem de atak üstünlüğünü aldığını gördük. Bu yarıda Galatasaray neredeyse kaleye gidemeden süreyi eritti. Fenerbahçe ise 3’ü sağ kanattan, 1’i cepheden olmak üzere 4 kez etkili biçimde rakip kaleye gitti ve atağın finalini yaptı. Ancak gol çıkaramadı. Eğer ilk devreyi genel anlamda değerlendirecek olursak benim derbi izlemeye başladığım günlerden bu yana gördüğüm en heyecansız, en temposuz ve en sıkıcı 45 dakika olduğunu söylemeliyim.

Belki 3 gol çıkacak bir tempo izlemedik ama 4 yıldızlık bir Wesley Sneijder izledik…

İkinci yarıda ne değişti?

İkinci yarı başlar başlamaz Galatasaray’ın çok etkili bir biçimde cepheden Fenerbahçe kalesine gittiğini ve Sneijder ile kaleyi yokladığını gördük. Ancak bu pozisyondan sonra da oyun temposu derbi için makul sayılmayacak derecede düşüktü. Taa ki Alves’in kırmızı kart görmesine kadar… Fenerbahçe 10 kişi kalınca ipler G.Saray’ın eline geçti. Önce Olcan’ın direğe giden vuruşunu gördük. “Acaba tempo yükselir mi”, “Galatasaray rakibini köşeye sıkıştırır mı” diye sorarken cevap Fenerbahçe kulübesinden geldi. Emenike oyundan alındı, yerine Hasan Ali girdi. Burada İsmail Kartal’a “Emenike oyunda kalsaydı, hiç hareket etmeden santra yuvarlağında dursa bile başında 2 kişi beklemez miydi” diye sorulabilir? Emenike’nin çıkışından sonra Fenerbahçe saha boşaltmakta zorlandı. Galatasaray ise rakibinin ‘harakiri’ derecesindeki bu hatasına rağmen gerekli baskılı oyunu üretemedi. Maçın son bölümüne kadar cılız bir oyun izledik. Ancak son 5 dakikada Galatasaray’ın süper Hollandalısı Sneijder tekrar ortaya çıktı, ustaca atılmış 2 gol izletti. Bu goller maçın fişini çekti. Alper’in golü ise sadece skoru belirledi. Belki kazanma azmi, tempo ve coşku açısından 2-1’lik bir maç izlemedik ama 4 yıldızlık bir Sneijder seyrettik. Maçın tek artı değeri Sneijder’in segilediği güzelliklerdi.

Emre’nin çıkışı F.Bahçe’yi bozdu mu?
F.Bahçe orta sahasının neredeyse her şeyi olan bir oyuncunun çıkışı, pas ritmini ve oyundaki etkinliği elbette düşürdü. Buna rağmen Fenerbahçe belki de son yıllarda hiç görmediği kadar etkisiz bir G.Saray bulmuştu karşısında. Bunu değerlendirememesi, üzerine düşünülmesi gereken bir konu.

FARK SNEIJDER
Sneijder tek başına 22 oyuncu arasında yıldız gibi parıldadı. Kabul edelim ki, yeteneğiyle bizim ligimizde ciddi bir fark yaratıyor

PAHALI AMA UCUZ
Ligimizin en üst düzey, en pahalı kadroları karşı karşıya geldi. Fakat ortaya çıkan oyun için ‘Ucuz bir oyundu’ dersek abartmış olmayız

 GALATASARAY – FENERBAHÇE MAÇINDAN EN ÖZEL KARELER…

FAİK ÇETİNER: BİR YANDA ALVES BİR YANDA WESLEY
Büyük maçlardan önce yapılan yorumlara hiç itibar etmem. Sebebi de bunların hep klasik ve iki tarafı da üzmemek adına yapılan yorumlar olmasıdır. “Dün geceki oyunun maç öncesi yorumunu hangi babayiğit yapmıştır?” diyelim ve oyunun ilk yarısına dönelim…

Fenerbahçe sanki Arena’da değil, Kadıköy’de oynar gibiydi. Baskıyı Galatasaray değil, Fenerbahçe kurdu. Sarı-Kırmızılılar ilk 45 dakika içinde tek gol pozisyonunu devre biterken bulurken; Sarı-Lacivertliler’in çok daha net pozisyonlar ürettiğini gördük.

Bekir’in cezası nedeniyle İsmail Kartal, defansın göbeğine Alves ve Kadlec’i monte etmiş; uzun bir aradan sonra Meireles’i sahaya sürmüştü. Diego Ribas ise kulübedeydi. Fenerbahçe’nin 11’i süpriz değildi. Prandelli’nin Galatasaray’ı sahaya sürüşünde de önemli değişiklikler yoktu. Defansın iki kanadı Veysel ve Tarık’a teslim edilmişti. Galatasaray ilk yarı boyunca 3. bölgede kendisini pozisyona sokacak geniş alanlar bulamadı. Burak topla buluşturulamadı, adam eksiltecek hünerli ayaklar da olmayınca Galatasaray gol pozisyonuna giremedi. Chedjou ve Melo’nun istekli ve hırslı oyunu, ilk yarıda Galatasaray’ın daha çok sıkıntı yaşamasını engelledi.

Meireles ile Mehmet Topal’ın çok top kazanması ve bunları iyi kullanması, Alper’in dikine oynayıp adam eksiltmesi, Emenike’nin rakip defansı tedirgin edişi, Kuyt’ın hırsı, ilk bölümde Fenerbahçe’yi üstün kıldı. Devre golsüz ama futbol olarak Fenerbahçe’nin üstünlüğüyle bitti.

Oyunun ikinci bölümünde Prandelli’nin maça ve takımına nasıl müdahale edeceğini düşündük. Biz bunları düşünürken, Bruno Alves elini rakipten daha çabuk tuttu! Takımının çok iyi oynadığı dakikalarda gereksiz yere gördüğü kırmızı kart, maçın gidişatını değiştiriverdi. Böyle maçlarda eksik oynamak kolay değildir. 10 kişi kalan Fenerbahçe bu defa savunmaya, Galatasaray da hücuma geçti.

Maçın son bölümünde Galatasaray yüklendi, Fenerbahçe direndi. “Maç golsüz mü bitecek” derken sahneye bir usta çıktı: Wesley Sneijder… Müthiş vuruşlar, 90’a takılan toplar Galatasaray’a hayat verirken; Fenerbahçe’ye de teslim bayrağı çekmek düştü. Yıldız aldın mı böyle alacaksın. Sana en çok lazım olduğunda seni kurtaran, sırtlayan isimler yıldızdır… Sneijder gibi..

Alves’e de bir paragraf açalım. Süper Kupa’da gereksiz tekme, kırmızı ve kupa G.Saray’a gidiyor… Ligde zirve oyunu. Yine gereksiz yere oyun dışı kalıyor, 3 puan G.Saray’ın oluyor. F.Bahçeliler hayrını görsün…

SON KALABALIK
“Galatasaray-Fenerbahçe gazozuna maç yapsa seyirci rekoru kırılır” derler. Dün gece Arena’nın yarısı boş olduğuna göre, bu sezon tribünleri doldurmak artık çok zor.

AYSAL UTANIR MI?
Maçtan önce Cüneyt Çakır’a “Şaibeli” diyen Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, mücadeleden sonra acaba FIFA kokartlı hakemimize bir özrü çok görür mü?

Başa dön tuşu