‘Dünyanın en pahalı hocası’na veda doğrudur

'Dünyanın en pahalı hocası'na veda doğrudur
Serdar Ali Çelikler yazdı…

Roberto Mancini dünyanın en pahalı teknik direktörüdür. Durmadan transfer ister, doymak bilmez iştahla rakipsiz takımlarının başında sürekli ‘kadro yetersizliği’nden dem vurur. Juventus ve Milan’ın şike skandalı nedeniyle küçülmek zorunda kaldığı yıllarda gelirinden kat be kat düşük bütçeli Roma ile çekişen Inter’de 300 milyon Euro harcatır; Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final göremez. 530 milyon Paund harcattığı City’ye 3 senede 1 kupa, bir de +95’te gelen bir şampiyonluk verebilmiş, Avrupa’da ‘yok’ları oynamıştır. Harcattığı para= Verim oranlamasında dünyanın en pahalısıdır.

Bu veriler ışığında G.Saray’ın almış olduğu karar doğrudur. Hele takımın başına Lucescu gelirse 2. doğru hamle yapılmış olur. Donetsk adlı bir şehrin varlığından bile haberdar olmayan futbol kamuoyu için artık Shakthar önemsenmesi gereken bir takım. Ligimizde pek çok hocada olmayan taktik bilgisi, strateji belirleme yeteneği ile çok değerli bir teknik adam olan Lucescu’nun G.Saray’ı da şampiyonluğun en büyük adayı olur. Hülasa, Sayın Ünal Aysal’ı kutlarım.

HANİ BEN ‘YALAN’ SÖYLÜYORDUM?

Son bir yıldır yazıyordum; diyordum ki “Ünal Aysal finans dahisi falan değildir. G.Saray’ın mali yapısı kötü durumda, nakit akışı fecaat. G.Saray için sürdürülebilir bir finans yapısı mevcut değil, borsa manüplasyonları olmasa daha da kötü durumda olurlardı, v.s; v.s..” O sıralarda G.Saray yönetimi beni ‘yalan söylemekle’; ‘mevcut durumu kötü göstermekle’ suçlayıp davalar açıyordu. Gelinen noktada UEFA Finansal Fair Play (FFP) sopası ortada duruyor; başkan bizzat ‘çilek mevsimi bitti’ diyor; Özkan Olcay ‘Ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız lazım’ diyor. Mancini gönderilip çok düşük bir bütçe ayrılıyor; amatör şubelerde küçülme başlıyor.

O zaman bana da sorma hakkı doğuyor: Kim yalan söylemiş? Yönetiminin açıklamalarıyla bana sallayan ey sevgili okur; bil ki rakamlar üzerinden yalan söylenemez, isteseniz de doğruyu eğri gösteremezsiniz. Siz gazetelerde ‘Embeded muhabirlerin’ imzası ile çıkan “Paraya para demiyor”; “Localardan para yağıyor”; “forma satışlarından şöyle uçtular, böyle coştular” haberlerine inanmayın asıl. Kulübünüzün mali yapısı hala çok kötü ve ışık görmenin tek yolu mal satmak. Bunun ne zaman olacağını da ilk benden duyarsınız.

YENİDEN YARGILAMA VE YILDIRIM’IN GELECEĞİ

Okurlar, “Savcı yeniden yargılama talep etti, ne diyorsun?” diye soruyor. Cevabım şu:

• Şike davası asla ve kat’a ‘Futbolu temizleme operasyonu’ değildi. Aziz Yıldırım’a yöneliktir. Belki de Yıldırım üzerinden daha önemli isimlere uzanma operasyonuydu.

• Operasyon büyük ihtimalle Bursa’nın şampiyon olduğu sezon tasarlanmış, son hafta Bursa şampiyon olunca bir sonraki sezona sarkıtılmıştı.

• Ama operasyonun gerekçesi olan dava dosyası yine asla ve kat’a ‘boş’ ve ‘uydurulmuş’ bir dosya değildi. Daha dolu gösterilmesi için eklenenler operasyonculara zarar verdi.

• O zaman konjonktür gereği dava sürdü, bitti. Bursa şampiyonluğu sezonunda yapılsa o zamanın konjonktürü gereği dava çoktan biter, kupa el değiştirirdi.

• Yine konjonktür gereği davanın seyri 17 Aralık sonrası değişti. Ve halen süren mevcut konjonktür gereği yeniden yargılama kararının çıkması normaldir.

• Dava en az 2 yıl sürer ve konjonktür bir daha değişene kadar davanın kazananı Yıldırım ve F.Bahçe olur. Konjonktür yine değişirse başka şeyler konuşuruz.

• Yani bugünden “İşte Aziz Yıldırım kazandı” ya da “Göreceksiniz kaybedecek” demek yanıltır. Konjonktür hazretleri ne derse o olur.

Başa dön tuşu