Demirören gitsin de gelen neyi yapabilecek?

Demirören gitsin de gelen neyi yapabilecek?
Serdar Ali Çelikler yazdı

Yaklaşık 10 yıldır spor yazar, konuşurum. Sistemsel eleştirilerim, gözlemlerim önerilerim sıkça köşelerime konu olmuştur. Bu sene sevinerek görüyorum ki yıllardır üzerinde durduğum Ekonomik Yapı ile Futbol Yönetim Sistemi en çok konuşulan konuların başında geliyor.

Klasik olarak TFF yine eleştirilerin odağında. Haklılık payı da var bazılarının. Bilhassa hakemler konusu. Bu alanda devrim yapmak gerek. O yüzden ‘Yabancı Hakem Gelmeli’ deyip duruyorum. Ama yapısal sorunların TFF’nin başındaki insanla çok da ilgisinin olmadığını artık anlamamız gerekiyor.

Bir düşünelim; Demirören gitsin ve yerine siz gelin, ben gelmiş olayım. Ne yaparız?

Bir kere hiçbir standarda uymayan kulüplerle dolu 3. Ligi kapatmak gerek. Kapatabilir misiniz? Misal Erzurum’da bir 3. Lig kulübünün kapanacağını duyduğunda sizi, beni kaç tane milletvekili arar?

Misal bir başkan hakem odası basacağını söyledi. Diğeri ‘artık ben de basacağım’ dedi. Bir başka başkan maçtan önce ‘hakem şaibeli’ dedi; diğeri ‘artık taraftarımı engellemeyeceğim. Ne isterlerse yapsınlar’ diye açık hedef gösterdi… 60 gün, 90 gün, 120 gün hak mahrumiyeti versek ne olur? Başkanlar localarından maç izler. Savcılar kulağının üstüne yatar; 6222 bir kez daha iğdiş olursa siz, ben ne yapabiliriz?

Misal kulüp para ödeyemiyor. UEFA’da dosyaları üst üste. Bu kulüplere ekonomik durumdan dolayı UEFA FFP’ye benzer yaptırım uygulayabilir miyiz? Vergi borcu olan kulüplere lisans vermeme yaptırımı uygulayabilir miyiz? Yapsak bile en az 10 kulüp ayağa kalkıp bizi indirmek için imza toplamaz mı? Bu delege yapısıyla zaten kulüplere mahkum değil miyiz?

Misal tesisleşmeyi nasıl yapacağız? Biz inşaat firması mıyız? Devlet; GSGM stat yapmazsa (Bkz: Alttaki yazı) biz nasıl yapacağız?

Örnekler artırılabilir. Özünde TFF’nin ne olduğunu iyi bilmek lazım. TFF şu haliyle atanmış başkanlar tarafından yönetilen; siyasetin kucağında kendi isteğiyle oturan, Türk futbolunda siyasi denge gözeten; delegasyon sistemiyle kulüplerden bağımsız hareket edemeyen bir yapıdır. Bu sistem yıkılıp yeniden kurulmadıkça, en başta delege sistemi kulüplerin hegemonyasından alınmadıkça, hatta TFF ekonomi yönetiminden çıkmadıkça siz gelirsiniz bugünden biraz daha iyi yönetirsiniz; ben gelirim biraz daha kötü olur. Ama sonuçta bu çemberin içinden çıkamayız. Çemberin kırılması lazım. İçindeki kişileri sonra tartışırız.

İzmir’e bak futbola yatırım yapma!

Karşıyaka, Buca stadında oynuyor, Altınordu, Manisa’da. Manisaspor da Akhisar’da oynuyor. Haftada en az iki maç oluyor bu zeminde. Yakında havalar bozunca o stadın halini düşünün. Göztepe ise bu haftaki iç saha maçını 511 km uzaklıktaki Sakarya’da oynayacak. Haftaya Allah kerim. Göztepe’yi işadamı Mehmet Sepil aldı. 20 milyon dolara yakın yatırım yaptı. Birkaç yıla Avrupa standartlarında kurumsallaşmış bir kulüp vizyonu koyduğunu söyledi. Ama stadı yok. 511 km uzakta oynayarak şampiyonluk yarışı verecek! Peki Göztepe neden İzmir’de oynamıyor? Çünkü İzmir Alsancak Stadı, sezonun açılmasına bir hafta kala ‘deprem riski’ nedeniyle müsabakalara kapatıldı. Zaten futbol değil, olimpiyat mantığıyla yapılmış Atatürk Stadı ise berbat zeminiyle daha fazla gidemedi. Geçen hafta zorunlu olarak bakıma alındı. Türkiye’nin ‘3. Büyük’ şehrinde; bir futbol kentinde durum bu. İzmir’e; Göztepe’ye bakan, bilen adam bir daha futbola yatırım yapar mı? Yukarıdaki yazıda da değindiğim gibi mesele sadece TFF değil. Sistem baştan yanlış kurulmuş. Bu çemberi kırmazsak geleni gideni tartışırız hep.

Dünya yıldızları Saracoğlu’nda

Kötü futbol iklimimiz içinde ılıman gelişmeler de oluyor. Milli Takım, Brezilya ile hazırlık maçı oynuyor. 12 Kasım Çarşamba akşamı Neymar’ı-Oscar’ı-David Luiz’i izlemek isteyen Şükrü Saracoğlu’na gelsin.

Başa dön tuşu