Bir dokunduk bin ah işittik

Bir dokunduk bin ah işittik
“Duyun bu feryadı” diyerek teknik direktörlerin dertlerine tercüman olan Atilla Türker’in telefonu gün boyu hiç susmadı

ÇOK KONUŞULAN O HABER: DUYUN BU FERYADI

Herkes ne kadar çok doluymuş… Arayanlar, mesaj atanlar, bizlere ulaşıp sorunlarını paylaşanlar o kadar çoktu ki kayıtsız kalamadık, ibretlik bir sayfa daha hazırladık. İşte bazen güldüren, bazen acı acı düşündüren, futbolumuzun kokuşmuş arka bahçesinden yeni örnekler:

HIRSIZI HIRSIZA ŞİKAYET ETMİŞİM!
Kulübümüzün bir genel menajeri vardı, görseniz inanamazsınız. Müthiş sahtekardı. Gelen her futbolcudan cebe para indiriyordu. Avanta vermeyen futbolcuyu kulüpten içeri sokmazdı. Hiç korkmadan ve utanmadan yapıyordu. Sonunda canıma tak etti, başkana söyledim. Çok şaşırdı. “Vay anasını” falan dedi. Fakat aradan bir süre geçmesine rağmen menajerin durumunda bir değişiklik olmadı. Sonunda başkanın fabrikasına gittim. İstedim ki yüz yüze anlatayım. Kapıyı çaldım, içeri girdim. Bir de ne göreyim! Bizim menajer ile başkan gayet keyifli sohbet ediyorlar. Sonra mı? Bir hafta sonra beni kapı önüne koydular. Başkanın her şeyden haberi varmış ve asıl parayı başkan alıyormuş. Menajer ise yüzde ile çalışıyormuş.

FACEBOOK’TAN KOVULDUM
Ankara’da güzide bir takımımızdan teklif aldım. Fakat kulüp başkanı pek tekin biri değildi. Aynı sezon benden önce 7 antrenörün görevine son vermişti. Çünkü ya para vermiyordu ya da sudan sebeplerle yolları ayırıyordu. Göreve başladım. Aradan bir hafta geçti. Bir arkadaşım telefon etti. “Okudun mu?” dedi. “Neyi” dedim. “Facebook’ta başkan seni yazmış” dedi. Girdim hemen Facebook’a bir de ne göreyim… Başkan hem benim hem de yardımcımın adını açık açık yazarak “Görülen lüzum üzerine bu iki antrenörümü de kovdum” yazmış…

VELİLERDEN PARA ALIP PROFESYONEL YAPIYOR
Eskiden Süper Lig’de mücadele vermiş olan kulübümüzün kurnaz başkanı, ekmediği yerden biçen birisi olarak herkesçe tanınır. Şimdi son numarası ne biliyor musunuz? 17-18 yaşındaki genç takım futbolcularına “Bana velinizi çağırın” diyor. Veliler geliyor. Ve bu başkan, velilere “Çocuğunuzda ışık var. Profesyonel takımda oynatabilirim. Ama bunun için 20’şer bin lira vermeniz gerekir” diyor. Velilerin önemli bölümü de inanıyor. Bir ümittir diyerek hepsi veriyor. Başkan da ara sıra oynatıyor. Nasıl olsa 3. Lig’in kalitesi sıfır… Bu şekilde herkes memnun oluyor. Başkan bayağı para topladı. Zaten yıllardır bu yöntemi uyguluyor. Hem de Ankara’nın göbeğinde!

TAKIMI BEN ÇALIŞTIRIRIM KADROYU BAŞKAN YAPSIN!
Parasızlığın gözü kör olsun… A.Gücü altyapısında çalışan bir antrenör dostumuz vardı. Yaşını başını almış ve yıllarını bu mesleğe vermişti. 2 yıl önce minik ve yıldız takım düzeyinde A.Gücü’nün 2 takımını birden çalıştırıyordu. Ama yine de eve ekmek götürmekte zorlanıyordu. Bir gün başka bir kulübün başkanı beni aradı ve kendi amatör takımları için antrenör aradığını söyledi. Ben de A.Gücü’ndeki dostumuzu söyledim. Fakat şöyle bir durum vardı; benden yardım isteyen kulüp başkanı, sahaya çıkacak kadroya biraz karışırdı. Neyse, bizim antrenöre “Şu takımdan teklif var” diye tam söylerken… Lafı ağzıma tıkadı ve ne dedi biliyor musun: “Takımı ben çalıştırırım, kadroyu başkan yapar, 2 bin lira isterim…” Sonra ne mi oldu? Başkan 250 liradan yukarı çıkmayınca anlaşma sağlanamadı!

RANT KOLTUĞU
Eskiden para yoktu, paralı insanlar başkan olurdu. Şimdi para var, parasız insanlar başkan oluyor. Çünkü müthiş bir rant var. Elbette ki sözüm dürüst ve akıllı bazı başkanlar için değil. Bakın İlhan Cavcav ne güzel yönetiyor. Gençlerbirliği Kulübü’nün kasası her geçen gün daha da doluyor. Ama bir de bazı başkanlara ve yöneticilere bakın, insanın içi sızlıyor. Süper Lig’de sıradan bir takımın sadece yayıncı kuruluştan aldığı paranın 30 milyon liradan bir kuruş aşağı olmadığı unutulmasın. Büyük takımlar ise bunun iki katını alıyor. Diğer pek çok geliri de gözünüzün önüne getirin. Ama ne hikmetse kulüplerimizin tamamına yakını borç batağında bulunuyor.

BİZİM BAŞKAN RAKİBİN GOLÜNE SEVİNDİ!
Bizim takım Süper Lig’de mücadele veriyor. Bir de pilot takımımız var. Haliyle bu iki takımımızın renkleri aynı… Pilot takımımızın yaptığı maça bir gün kulüp başkanımız da geldi. Fakat aksilik bu ya, konuk takımın renkleri de bizimle aynıydı. Biz bu yüzden sahaya beyaz forma ile çıkmıştık. İlerleyen dakikalarda biz gol attık. Atar atmaz, bizim başkan ayağa kalkmış, “Ulan yine mi yenileceğiz” demiş ve yanındaki yöneticilere “Kovun şu antrenörü” diye bağırmış. Yanındaki yöneticiler de ne yapsın… Başkanın kulağına fısıldamışlar “Gol yemedik, gol attık” diye… Daha da sinirlenmiş bizim başkan… “Forma rengimiz niye beyaz. Onlar niye bizim formayı giyiyor” diye… Kimse sesini çıkartamamış, başkan daha çok kızmasın diye…

ARTIK İLKOKUL DİPLOMASINA BİLE GEREK YOK
Günümüzde en mütevazı işe başvururken ya da girerken en az lise diploması gerekiyor değil mi? Ama bazı antrenörler için gerekmiyor. İnanın böyle… Eskiden vardı, geçen yıl kaldırıldı. Antrenörler Derneği’nin yöneticisi olarak, bu konuda yıllarca büyük mücadele verdim. Yıllarca ortaokul diploması yeterli oldu. 5 yıl önce ise “En az lise diploması gerekir” şartı kondu. Geçen yıl ise TFF, antrenörler için başvuru şartları arasında tahsil şartını tamamen kaldırdı. Yani ilkokul diplomasına bile gerek yok. Okumamış olan futbolcuların önü açılsın diye yapıldı elbette… Yorumu size bırakıyorum.

PRO-LİSANS İÇİN 30 BİN LİRA İSTENİYOR
Yüzlerce ve hatta binlerce antrenörün sürekli boşta gezdiğini söylememe gerek yok. Bir hatırlatma yapayım. Bizler için en üst düzey diploma, UEFA Pro-Lisans diplomasıdır. Ve de yarınlarda üst düzey bir takım çalıştırmak için mutlaka almak gerekir. Ama bunun için katılım ücreti ne kadar biliyor musunuz? 30 bin lira… TFF alıyor bu parayı… TFF yetkilileri hiç mi düşünmüyor acaba, bu parayı verecek olan var, veremeyecek olan var… Bu para az para mı şimdi? Üç kuruşa takım çalıştırırken, bu parayı nasıl bulacağımızı hiç mi düşünmüyorlar!

RANT KOLTUĞU
Eskiden para yoktu, paralı insanlar başkan olurdu. Şimdi para var, parasız insanlar başkan oluyor. Çünkü müthiş bir rant var. Elbette ki sözüm dürüst ve akıllı bazı başkanlar için değil. Bakın İlhan Cavcav ne güzel yönetiyor. Gençlerbirliği Kulübü’nün kasası her geçen gün daha da doluyor. Ama bir de bazı başkanlara ve yöneticilere bakın, insanın içi sızlıyor. Süper Lig’de sıradan bir takımın sadece yayıncı kuruluştan aldığı paranın 30 milyon liradan bir kuruş aşağı olmadığı unutulmasın. Büyük takımlar ise bunun iki katını alıyor. Diğer pek çok geliri de gözünüzün önüne getirin. Ama ne hikmetse kulüplerimizin tamamına yakını borç batağında bulunuyor.

TFF’DEKİLER FUTBOLU BATIRDI
TFF yönetimindekilerin önemli bölümü torpille ya da hatır gönülle o koltukta oturuyor. Kaçı futbolun içinden gelmiş; hakemlik, antrenörlük yapmış ki… Bir elin parmaklarını geçmez. Futbolun içinden gelmeyen kişiler sorunları çözebilir mi? Çözemezler. Onlar kendilerini kurtarırken, ülke futbolu battı.

ANTRENÖRLERDEN İKİ ÇIKIŞ FORMÜLÜ
FUTBOLUMUZ OKULLARLA KURTULUR

Kulüplerin önce altyapılarını düzenleyeceksin… Ayrıca her semte bir saha yapacaksın… Ve de en önemlisi okullarla işbirliği yapacaksın… Bak bakalım ülke futbolu nasıl patlıyor. Avrupa’da çocuk öğlene kadar okuyor, öğleden sonra sporunu yapıyor. Halen ülkemizde diplomalı 18 bin futbol antrenörü bulunuyor. Her okulda 1 futbol antrenörünün çalışacağı şekilde mevzuat düzenlenmelidir. Çünkü sadece beden eğitimi öğretmenleri ile bu iş olmaz. Beden öğretmenlerinin arasında futboldan anlayan var, anlamayan var. Oysa diplomalı futbol antrenörü, çocuğu daha okulda anında keşfeder. Yönlendirir. Yetenekli ne çocuklar var, ilgisizlikten ya da sistemin bozukluğundan dolayı kayboldu. Hem şu da var; boşta gezen 18 bin futbol antrenörüne bu şekilde istihdam sağlanır.

2 MİLYON LİRAYA SÜPER ALTYAPI KURULUR
Süper Lig’de takımı bulunan kulübümüzün altyapısında görev yapıyorum. Maaşım 1250 lira… Altyapı antrenörleri olarak 22 kişiyiz. Doktoru, fizyoterapisti falan derken 30 kişiyi buluyoruz. Diğer antrenörler de benim gibi 1250’şer lira alıyor. 22 antrenörün 1250 liradan aylık maliyeti ne eder? 27 bin 500 lira… Diğer görevlileri de ekleyin. Etsin ayda 40 bin lira… Yılda 480 bin lira… Tüm kategorilerde şampiyonluğa oynuyoruz. Hadi bizim başkan cimri olduğu için 1250 lira veriyor. Diğer büyük kulüpler antrenörlerine 3’er 4’er bin lira verse, 30-40 kişilik altyapı ordusu olsa sezonluk toplam ücretler 2 milyon lirayı bulmaz. Bu 2 milyon lira, 4 büyüklerde ilk 18’e giremeyen futbolculara veriliyor günümüzde… Çoğu kulübümüzde diplomasız ya da torpilli adam çalışıyor. Altyapıya yılda 500 bin lira harcamaktan kaçınan kulüplerimiz, yayıncı kuruluştan dünyanın parasını alıyor.

SOSYAL MEDYADA YANKI YARATTI

■ Vallahi bravo! Bu yazdıklarının hepsi ayrı ayrı haber. Yazabilmek de cesaret işi.

■ Yüreğine sağlık. Bu ülkede emeği, parası çalınanlar biraz daha cesur olsalar, bu yüzsüzler temizlenir.

■ Eksik bile yazmışsın. Bu yazdıkların maalesef antrenörler arasında amatör takımlarda bile yaşanıyor.

■ Nihayet biri çıktı, sorunları yazdı. Herkes her şeyi biliyor ama üç maymunu oynuyor.

■ İlgimi en çok çeken, ‘hırsız başkan’ yazısı oldu. Sanki ben onu tanıyorum!

■ Ben de sanki ‘haraç kesen kadın yöneticiyi’ tanıyorum.

■ Atilla Türker’in bugünkü yazısından sonra Türk futbolunda hiçbir şeye şaşırmam.

■ Bunların birçoğu biliniyor ancak dile getirilmiyor. Umarım Atilla beyin başı ağrımaz.

Başa dön tuşu