“Ağzınızdan çıkana dikkat edin”

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, HABERTÜRK’ün sorularını yanıtladı…

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Habertürk'ün sorularını yanıtladı...

Video

Suat Kılıç, Habertürk’te!

Videoya gitmek için tıklayınız

 Video için tıklayınız…

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, HABERTÜRK’e konuştu. Sporda şiddeti önlemek için herkesin üstüne görev düştüğünü belirten Suat Kılıç “Biz istiyoruz ki; herkes ağzından çıkana dikkat etsin” dedi. İşte Bakan Suat Kılıç’ın açıklamaları:

“Spordaki şiddeti önleyebilmek için sadece Bakanlık’ın çözümlerine bel bağlamamak lazım. Burada herkese düşen görevler var. Kulüplerin yöneticileri ortamı gerecek, yöneticiler, sporcular, yazarlar ortamı gerecek, Bakanlık teskin edecek! İyi ama nereye kadar? Polisiye tedbirler önemli fakat bu da bir yere kadar. Bütün stadı polislerle dolduramazsınız. Aksi takdirde yakınışlar meydana gelecek. Bu yüzden bu ortamı oluşturmamak lazım. Spor kardeşliktir, barıştır ve farklı renkleri, kültürleri bir araya getiren araçtır. Eskiden dostluk maçları oynanırdı. Şimdi artık Türkiye’nin büyük takımları arasında hazırlık maçları bile yapılamıyor. Özel hayatlarında yönetici ve oyuncuların birbirlerine düşmanca davrandığını düşünmüyorum. Takımlar arasındaki hırçınlaşmaya yönelik rekabeti ben sektörü büyütmeye yönelik atak olarak değerlendiriyorum. Başkanlar istediği takdirde bu gerilimi indirebilirler.”

“Futbolculara her zaman söylediğim bir şey var; sizden etkileniyoruz. Şimdi Alper Potuk’u birçok kişiden daha fazla tanıyoruz. Bu isimler statta boğaz boğaza gelirse tribündeki adam neler yapmaz! Bu kadar önleme rağmen bu olaylar olabiliyorsa herkesin düşünmesi lazım. ‘Yargı daha fazla işin içinde olsun’ diyenler var. Ama aslında var olan kanun uygulandığı takdirde yeni bir kanuna gerek yok. Polise ve yargıya işi tamamen teslim etmek demek bütün sorumluluğu onlara yani devlete atmak demek. Spor programlarında da RTÜK’ün müdahale etme hakkı bulunuyor. Ama her şeyden önce spor yayıncılarının bunu düşünmesi gerekmez mi? Biz istiyoruz ki herkes ağzından çıkana dikkat etsin. UEFA ve FIFA’nın stat içinde polis faktörüne tahammülü yok. Onların maçlara bakışı futbolun sadece bir eğlence olduğu. Bu eğlenceyi de kulüpler düzenliyor. O yüzden polise ihtiyaç olmadığını düşünüyorlar. Dünyada bu noktaya gelindi ama maalesef biz o noktaya gelemedik.”

“Özel güvenlikler tamamen kulübe entegre. Kulüp hangi firmayı isterse onunla çalışıyorlar. Bu kişilere ne kadar eğitim veriliyor? Sağlanıyorsa zaman zaman sahalara sokulan şişelerin nasıl içeri sokulduğunu sorgulamak lazım. Avrupa maçında takımlarımızın sahaları içeri girmemesi gereken materyaller yüzünden kapatıldı. İçişleri Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı koruma memurluğu meselesi var. Özel bir eğitim alan bu kişiler başta polis merkezleri olmak üzere kamu merkezlerinin güvenliği. Burada yeni bir polis topluluğu kuruyor değiliz. Bilakis yine polis içinde polise bağlı, polisin yükünü azaltıcak yeni bir grup kuruluyor olacak. Deplasman yasakları, kulüpler arasındaki hırçınlaşmanın bir sonucu gibi. Ben deplasmana gitmeleri taraftarıyım. Eğer orada bir olaya karışırsa bunun kanunu var. Gerekirse kamu malına zarar vermekten dolayı para cezasına, hapis cezasına çarptırılsın. İlgili kanun hükümleri uygulansın ama 3 kişinin sebep olacağı olaylar yüzünden milyonluk camiaları birbirine yabancılaştırmak bizim hakkımız değil diye düşünüyorum. bu sene deplasman yasağının kaldırıldığı stadyumlarda önlemler biraz daha üst noktada olabilir. Kalıcı güvenlik kameralı güvenlik sistemi ve e-bilet uygulasıyla olur. Bu kameralar 360 derecelik açıyla sürekli kayıtta olacak. Dolayısıyla hangi taraf suçlu biz de açık açık göreceğiz.

“KEŞKE ZOKORA İLE DE GÖRÜŞEBİLSEYDİK”
“Drogba ve Webo ile yaptığımız görüşmeye keşke Zokora’yı da çağırabilseydik. Öncelikle ikisi de Türkiye’de ırkçılık olmadığını düşünüyor. Kendileri de zaten ‘Biz farklı takımın taraftarlarıyla yemek yiyip fotoğraf çektirebiliyoruz. Bir kişinin yaptığı hareket için bütün bir ülkeyi bu şekilde suçlayamayız.” dedi.

Başa dön tuşu